İsrail-Filistin savaşının küresel tedarik zincirinde yarattığı kriz büyüyor. Ticaretin yüzde 90’ına yakınını taşıyan denizyolunda Husilerin saldırıları nedeniyle gemilerin Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’nu dolaşması, konteyner krizini yeniden alevlendirdi. Uzayan rotalar nedeniyle konteyner ve gemi arzında kapasite sorunu ortaya çıkarken, Uzakdoğu ve Akdeniz’deki önemli aktarma limanlarında da büyük yoğunluk yaşanıyor. Kapasite sorunu konteyner navlununu yukarıya çekiyor. Sıkıntıların kısa vadede çözülesini beklemeyen uzmanlar, emtia fiyatlarında yeni artış dalgasının kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor.
ASIL ETKİ YENİ GÖRÜNÜYOR
Ekonomim’den Aysel Yücel’in haberine göre, İran destekli Husiler, İsrail-Filistin savaşı nedeniyle Aralık 2023 itibarıyla Kızıldeniz’de Süveyş Kanalı’ndan geçen İsrail bağlantılı gemilere saldırı düzenlemeye başlamıştı. Güvenlik endişeleri nedeniyle armatörler, Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’na yönelmeye başlamış, yeni rota, gemilerin seyir mesafesinin yüzde 40 uzamasına neden olmuştu. Ancak Kızıldeniz’deki kaos ortamının etkisi bununla sınırlı kalmadı.
Dünyanın en büyük denizcilik şirketi Mediterranean Shipping Company’nin (MSC) Türkiye Genel Müdürü Barış Dilek, “Uzayan rotalar, fazla kapasiteyi abzorbe ettiği gibi, bir kapasite açığına da sebep oldu. Uzakdoğu servislerine başka servislerden gemi kaydıran armatörler, dünyanın çeşitli yerlerindeki ticaretlerde kapasite açığı yarattı. Uzakdoğu bağlantılı ticaretlerde seyir süreleri artığından, ekipman da daha uzun süre gemi üstünde kalmaya başladı. Bu da karada ekipman açığına sebebiyet veriyor. Şu an bunu özellikle 20’lik konteynerlerde hissediyoruz” açıklamasını yaptı.
AKTARMA LİMANLARINDAKİ YOĞUNLUK
Süveyş Kanalı’nın bypass edilmesiyle birlikte oluşan yeni rotalar, uğrak yapılan limanların da değişmesine neden olmuştu. MSC Türkiye Genel Müdürü Barış Dilek, “Özellikle ‘hub’ liman değdiğimiz aktarma limanlarına, bugüne kadar olmayan rotalardan aktarma için yük inmeye başladı. Bu da aktarma limanlarındaki kapasiteye etki etti ve örneğin şu an Akdeniz’de kapasitesi müsait bir aktarma limanı kalmadı diyebilirim. Uzakdoğu’da aktarma limanlarında da durum aynı. Singapur Limanı’nda sıkışma var. Ancak bu tam olarak talepteki artış kaynaklı değil. Daha çok uzayan rota sonucu sıkışan gemi, ekipman ve liman arzı kaynaklı bir sıkışma.” Uluslararası kaynaklara göre, nisanda 600 geminin geldiği Singapur Limanı’na mayısta bine yakın gemi gelmeye başlayınca bu durum limanda yoğunluk yarattı. Singapur’a gelen geminin bekleme süresini 10 güne kadar çıkmış durumda. Armatörler bu limanı bypass etmenin yollarını aramaya başladı.
Öte yandan, arz sorunu gemi kiralama fiyatlarında artışa yol açtı.
KAPASİTE SORUNUNUN NAVLUNA ETKİSİ
Uzayan rotalar nedeniyle konteyner ve gemi kapasitelerin yetersiz kalması konteyner navlununa yansıdı. İthalatçıların deniz ticaretinde krizin derinleşmesinden endişe duyarak alımlarını öne çekmesi ve bazı üreticilerin stok tutma telaşına düşmesi de bu artışta etkili oldu. Yemen’deki Husiler’in İsrail’in Filistin’de Rafah’a yönelik saldırılarına misilleme olarak bu ülkeye giden tüm gemileri hedefe alacağını söylemesiyle Drewry Dünya Konteyner Endeksi mayıs başından bu yana artışa geçmişti. Bileşik endeks bu hafta da yüzde 4 artarak 40’lık konteyner başına 4 bin 226 dolara yükseldi. Sektör temsilcilerine göre navlundaki yükseliş önümüzdeki haftalarda devam edecek olsa da pandemi dönemindeki rakamlara ulaşmayacak. Rif Line Türkiye Genel Müdürü Mehmet Serkan Erdem bu konuda şunları söyledi:
“Transit süreler çok uzadığı için konteyner kapasitesinde bir sıkıntı yarattı. Ancak pandemi dönemiyle kıyasladığımız zaman ticaret talebi o kadar canlı değil. Dolayısıyla denizyolu navlununun pandemi dönemindeki gibi yeniden 10-15 bin dolarlara çıkması pek mümkün görünmüyor.”
HIZLI OLMA ÇAĞRISI
Alonso Lojistik ülke Direktörü Kpt. Murat Karaman, konteyner krizinin yeniden alevlenmesinin Türkiye’nin dış ticaretinde risklerin yanı sıra fırsatları da beraberinde getirdiği belirtti. Karaman, Türk iş insanlarına şu tavsiyelerde bulundu:
1- Uzakdoğu’dan İthalat yapıyorsak ‘gelecek haftaya daha uyguna navlun bulabilir miyim?’ diye düşünmeden hızlıca karar vermeli ve mümkünse daha hızlı alternatifleri tercih ederek işimizi şansa bırakmamalıyız.
2- ABD ve Çin gibi ülkelerden ithalat yaparken sürprizlerle karşılaşmamak için aktarmasız servisleri tercih etmeliyiz.
3- Üretim ve ihracat yapıyorsak nispeten düşük döviz kuru dezavantajını Çin’den Afrika’ya Avrupa’ya ABD’ye navlunların arttığını görerek Türkiye’ye yine talep patlaması yaşanacağını öngörmeli ve stoklarımızı dolu tutmalıyız.
4- Denizyolunda lojistikte avantajlı olduğumuz ülkelerle siyasi ve ticari ilişkilerimizi tazeleyerek varsa fuarlara katılmalıyız.
patronlardunyasi.com